ÖZCAN DENİZ;
“Bir yönetmeni eve kapatırsanız olacağı bu”
Bilim kurgu, gerilim ve drama türünde tasarlanmış ve çekimleri evde gerçekleşen bir film geliyor. #EvdeKal çağrısına uyarak ev imkanları ile filmin çekimlerine başlandı. Takipte kalın…
Müzikal kimliğinden çok, oyuncu ve yönetmen kimliğiyle görmeye alıştığımız Özcan Deniz’in son filmi Sevimli Tehlikeli, Deniz’in şimdiye kadar yaptığı filmlerden hayli farklı bir yerde. Yine kendi yazıp yönettiği yeni filminde bu kez yalnızca kamera arkasında olmayı tercih eden Deniz, oldukça isabetli bir karar vermiş. Sevimli Tehlikeli çizgi roman tadındaki jeneriği ile perdede görünmeye başladığında, fonda çalan müzik de sizi bir anda etkisi altına alıp, içinizi kıpır kıpır yapıyor. Tabii keşke Hint filmi Queen’den uyarlama bir şarkı değil de, özgün bir müzik olsaydı demeden geçemiyoruz ama yine de kaptırıyoruz kendimizi. Film de başlamasıyla beraber dur durak bilmeden, temposunu düşürmeden ilerliyor. Bebekken beşiğinden kaçırılıp, kötü emelleri olan birisini babası bilerek büyüyen Zeliş, zengin ve şaaşalı hayatın ona göre olmadığını her fırsatta gösteren, uçarı olduğu kadar alçak gön…
90’lı yıllarda arabesk tarzı müzik çalışmalarıyla adını duyuran Özcan Deniz, zamanla gerek müzik tarzını, gerek kılık kıyafetini daha çağdaş ve modern bir çizgiye taşımış, kendisini her zaman geliştirmeye çalıştığını hissettiren popüler bir isim olarak hayatımızda yerini almıştı. 90’lı yılların sonunda bazı dizilerde oynamaya başladığını hatırlıyorum, halbuki sinemayla ilk kesişmesi 94 yılında uzun metraj bir sinema filmiyle olmuş: Memduh Ün’ün bir filminde başrolde yer almış. Bu hafta vizyona girecek olan Evim Sensin, Özcan Deniz’in ikinci uzun metraj film yönetmenliği denemesi. Senaryosu da kendisine ait olan ilk filmi Ya Sonra, gişe rakamlarıyla ekibi sevindirmiş bir romantik komedi idi. Evlilik ve aşk üzerine bir öykü olan Ya Sonra, epey maço bir söylem de içeriyordu doğrusu. Fakat bir ilk film için görsel anlamda derli toplu çekilmiş, temiz bir işti. Kurgu anlamında da fazla problem…
Bu hafta vizyona beklenen bir film giriyor: Su ve Ateş. Yönetmen koltuğundaki Özcan Deniz üçüncü filmi Su ve Ateş’in başında (uçak sahnesi) Hollywood tarafından bize bahşedilen romantik – komedi dozundan bir hayli faydalanıyor, Yağmur ve Kemal arasında temelleri atılan cırmalama (aşk) hemen sonrasında kendini derin bir drama teslim ediyor. Sonuçta Deniz gişe sinemasının kalıplarını kullanıyor, doğu – batı sentezi yaparak bunu da farklı bir biçimde harmanlamaya çalışıyor. Yağmur ve Kemal arasında Londra’da sorunsuzca filizlenen aşka dair bir şeyler söylemek lazım elbet. Yağmur’u oynayan Yasemin Allen’in duru güzelliği filme saf bir inandırıcılık katarken Özcan Deniz’in, daha doğrusu Kemal’in üst kıvamda dolaşan halleri o saflığı yıkıyor ve filmi inandırıcı dozundan biraz uzaklaştırıyor. Belki de “yazar yönetmen” kısmına daha fazla asılıp oyunculuk kısmından feragat etmesi gerekecek Deniz’…
90’ların ortasında gelen iki elin parmaklarını geçmeyecek birkaç hatırı sayılır filmin ardından 2000’li yılların başından itibaren silkelenip, toparlanmaya başlayan, nihayet son 10 yılda film üretimi ve kalitesi açısından çıtayı yükselten yerli sinemamız bilindiği üzere sanat filmi/gişe film bazlı, yanlış bir bölünme üzerinden ilerlerken, sinemaya film üreten eski/yeni kuşaklar da gişede tutacak formül arayışlarına girdiler. Aslında bu dili ilk çözen yeni nesil isim Çağan Irmak idi. Yeşilçam’ın Neşeli Günler’den gelen aile samimiyetini, yaşanmış hikayelerin gerçekçiliği üzerine kurguladığı, kendisinden bir şeyler katmaktan çekinmediği senaryolarla Irmak, halkın gönlünü 12’den vurmayı pek çok filminde başardı. Melodramın bu coğrafyada halen iyi iş yaptığını söylemek için kâhin olmaya gerek yok; yarım sezon boyunca televizyonda tutan / tutmayan işleri karşılaştırmak bile belli formüller çı…
Özcan Deniz filmlerine başından beri ılımlı yaklaşıyorum. Ya Sonra ile başladığı yolculuğuna, Evim Sensin, Su ve Ateş, Sevimli Tehlikeli ve İkinci Şans ile devam eden Özcan Deniz, bu kez son filmi Öteki Taraf ile karşımızda. Öncelikle Deniz’i cesaretinden ötürü tebrik etmek istiyorum. Bir türe saplanıp kalmadığı, yeni yollar denediği ve çoğunun altından da ustalıkla kalktığı için de tabii. Evet Öteki Taraf İspanyol gerilimi La cara oculta (The Hidden Face) isimli filmden uyarlama, ancak Hollywood bile uyarlamalardan geçilmezken ve özellikle ülkemizde bir dönem illegal uyarlamalar almış başını gitmişken, resmi bir uyarlama yapmak da takdir edilesi. Özcan Deniz, dram, romantik komedi, fantastik bir gençlik hikayesi derken bu kez çekinmeden bir gerilim hikayesine uzanıyor. Başarısız bir yönetimle rahatlıkla komik anlara sahne olabilecek bir hikayeyi, ilk 15-20 dakika sonrasında gerilimi yü…